KURUMSAL
SON DUYURULAR
FİKİR EMANET VE SANCAK DERNEĞİ OLAĞANÜSTÜ SEÇİMLİ GENEL KURULU ÇAĞRISI
04 Ekim 2025
Dr. Rıza Nur'un HAYAT VE HATIRATIM isimli eseri
04 Haziran 2025
BAKIRKÖY ADLİYESİNDE FESDER OLARAK KATILIM GÖSTERDİĞİMİZ BERAATLA SONUÇLANAN 5816 DAVASI
15 Nisan 2025
5 Nisan Dünya Avukatlar Günü Münasebetiyle
05 Nisan 2025
Dernek başkanı Hatice BOZDEMİR " Devletimizin Yanındayız" mesajı
26 Mart 2025
Akman Akar Yazarın Tüm Yazıları
Nutuk’un Gölgesinde Yazılan Tarih Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında Mustafa Kemal’in 1927’de altı gün boyunca kürsüden okuduğu Nutuk, dönemin en kapsamlı siyasi anlatısıydı. Ancak Nutuk yalnızca bir hatırat değil, aynı zamanda geleceğe bırakılmış bir “tarih çerçevesi” olarak kurgulandı. Bu yüzden daha sonra yazılan Kemalist inkılap tarihi kitapları, neredeyse bütünüyle Nutuk’un çizdiği sınırlar içinde kaldı. Bu durum, Türk tarih yazımının uzun yıllar tek yanlı bir anlayışla şekillenmesine yol açtı.
1. Nutuk’un Tek Kaynak Haline Getirilmesi Nutuk, bir liderin gözünden olayların yorumu olmasına rağmen, resmi ideoloji onu “mutlak hakikat” gibi sundu. Ali Fuat Cebesoy, Kazım Karabekir ve Rauf Orbay gibi dönemin en yakın tanıklarının hatıraları gölgede bırakıldı. Belgeler ya geç yayımlandı ya da sansürlendi. Kazım Karabekir, hatıralarında açıkça şunu yazdı: “Nutuk merkez alınarak yapılacak tarih yazımı, doğru ve dürüst olamaz.” Buna rağmen Milli Eğitim Bakanlığı ve Türk Tarih Kurumu, uzun yıllar boyunca resmi tarih derslerini Nutuk’un perspektifine dayandırdı.
2. Çelişkilerin Görünmez Kılınması Nutuk’un metniyle daha sonraki inkılap tarihi kitapları arasında ciddi farklar vardır:
• Kürtlere verilen muhtariyet sözleri ders kitaplarından çıkarıldı.
• Hilafet ve Saltanat vurgusu, “laik hedefler” lehine sansürlendi.
• Lozan’daki tavizler yok sayıldı, Lozan “zafer” diye öğretildi.
• Meclis’in çok sesliliği gizlendi, tek adam anlatısı öne çıkarıldı.
• Diğer komutanların rolleri silindi, mücadele yalnızca bir kişinin hikâyesi haline getirildi. Bu farkların tamamı, resmi tarihin nasıl seçmeci ve ideolojik yazıldığını göstermektedir.
3. Yönetimin Penceresi Kemalist ideologlar bu tek yanlılığı, genellikle “taktik”, “propaganda” veya “halkın hassasiyetini gözetme” gerekçeleriyle savunurlar. Onlara göre: • Kürtlere verilen sözler bir taktikti.
• Hilafet vurgusu halkı ikna için geçici bir araçtı.
• Lozan’daki tavizler dönemin şartlarının gereğiydi.
• Komutanların adlarının silinmesi ise “milli birliği korumak” içindi. Bu gerekçeler, Nutuk’un resmî tarih haline getirilişini haklı göstermeye çalışsa da, tarih biliminin nesnellik ilkesini zedelediği açıktır.
4. Tarihsel Tahrifatın Sonuçları Bu süreçte tarih bilimi, bir araştırma alanı olmaktan çıkıp bir “resmî ideoloji aracı”na dönüştü.
• Çelişkiler ve farklı tanıklıklar bastırıldı.
• Alternatif hatıralar sansürlendi.
• Resmî anlatı dışında kalan tüm sesler “ihanet” ya da “gericilik” ile yaftalandı. Bugün dahi inkılap tarihi dersleri, büyük ölçüde Nutuk’un çizdiği sınırların ötesine geçememektedir.
Sonuç
Nutuk, kuşkusuz dönemin ruhunu yansıtan önemli bir metindir. Ancak onu tek kaynak ve tek hakikat olarak görmek, Türk tarihçiliğini dar bir çerçeveye hapsetmiştir. Bu nedenle resmî tarih ile gerçek tarih arasında büyük boşluklar doğmuştur.
Bugün yapılması gereken, Nutuk’u eleştirel gözle okumak ve onu diğer tanıklıklar, belgeler ve arşivlerle karşılaştırarak değerlendirmektir. Ancak o zaman tarih, ideolojinin gölgesinden kurtularak hakiki bir bilim haline gelebilir.

