LATEST ANNOUNCEMENTS

Dr. Rıza Nur'un HAYAT VE HATIRATIM isimli eseri
04 June 2025
FESDER Kadrosu ve gönüllüleriyle Yazar Ahmet Arıkan'ın 'Zavallı Kemalist' yazısıyla ilgili açılan 5816 davasına, FESDER Kadrosu gönüllüleri ve avukatlarımızla katılım sağladık. FESDER Misyonu gereği 5816 davalarına müdahil olma, müdaafa etme, verilen keyfi cezaları bozmak üzere üst mahkemelere iti
29 April 2025
5 Nisan Dünya Avukatlar Günü Münasebetiyle
05 April 2025
http://analiztarih.blogspot.com
01 April 2025
13 Temmuz Basın Açıklaması
13 July 2021
Abdülhamid’i anlamak, her şeyi anlamaktır sözü, Osmanlı Devleti’nin son parlak dönemiyle Cumhuriyet’e giden yolun en kritik eşiklerinden birinde hem devlet idaresi hem de toplumsal yapıyı şekillendiren Sultan II. Abdülhamid Han’ı hakkıyla kavramak gerektiğine işaret eder. Zira Sultan II. Abdülhamid Han, 33 yıllık iktidarı boyunca yalnızca devletin ayakta kalması için olağanüstü gayret sarf etmekle kalmamış; aynı zamanda kültürel ve teknolojik alanda önemli dönüşümlere öncülük ederek, kendi dönemini aşan bir miras bırakmıştır.
Devlet Adamlığının Zirvesi
Sultan II. Abdülhamid Han, Osmanlı Devleti’nin en zorlu dönemlerinden birinde tahta çıktı. Dış baskıların, iç isyanların ve ekonomik sıkıntıların devlet bünyesini sarstığı bu dönemde, onun etkin diplomasi ve istihbarat hamleleri Osmanlı’nın dağılmasını bir süre daha geciktirdi. “Ulu Hakan” sıfatıyla anılması ise, bu çalkantılı devride izlediği ince siyasetin ve zarif yönetim anlayışının bir yansımasıdır. İmparatorluğun dört bir yanında kurduğu güçlü istihbarat ağı, devlet içindeki dengeleri sağlam tutmasına ve dış tehditleri yakından takip etmesine imkân tanıdı.
Modernleşme ve Eğitim Hamleleri
Sultan Abdülhamid Han’ın en büyük başarısı, geleneği bozmadan yeniliğe kapı aralayacak projeleri hayata geçirmesidir. Bu sayede:
- Eğitim Kurumları: Mekteb-i Sultânî (Galatasaray Lisesi) ve Darülmuallimât (Kız Öğretmen Okulu) gibi eğitim kurumlarının yaygınlaşmasını teşvik etti. Böylece kız-erkek her kesimin eğitim görmesini hedefleyen geniş bir vizyon benimsedi.
- Altyapı Çalışmaları: Hicaz Demiryolu gibi dev projelerle hem ekonomik hem de stratejik açıdan önemli bir ulaşım ağı kurdu. Bu projeler, imparatorluğun farklı bölgeleri arasında kültürel etkileşimi artırarak bir bütünlük hissi oluşturdu.
Eğitime yaptığı bu yatırımlar, onun “gericilik” iddialarından ne denli uzak ve modernleşmeye ne kadar açık olduğunun güçlü bir delilidir. Bununla birlikte, kendi döneminde geliştirilen teknik okullar ve mesleki eğitim müesseseleri, ülkenin kalkınmasına katkı sağlayacak nitelikli insan kaynağı yetiştirmeyi hedeflemiş ve sonraki kuşaklar üzerinde derin izler bırakmıştır.
İslam Dünyasındaki Birleştirici Rolü
Uluslararası arenada Pan-İslamist (İttihad-ı İslam) bir siyaset izleyen II. Abdülhamid, dünya Müslümanları nezdinde halifelik makamının gücünü artırmaya gayret etti. Bu sayede, Osmanlı’nın askerî veya mali bakımdan zayıfladığı noktada, manevi nüfuzunu yükselterek büyük devletlerin sömürge politikalarına karşı sembolik bir siper oluşturdu. Hindistan, Afrika ve Orta Doğu’daki Müslüman topluluklar, onun hilafet politikasına güçlü bir bağlılık gösterdi.
Mirası ve Günümüze Yansımaları
Sultan II. Abdülhamid Han, belki de var olma mücadelesi veren bir imparatorluğa yeniden hayat nefesi üflemek için eldeki tüm imkânları seferber eden ender şahsiyetlerden biriydi. Onun kurduğu eğitim müesseseleri, başlattığı kültürel faaliyetler ve izlediği diplomasi politikaları, modern Türkiye’nin tarihsel zeminini de önemli ölçüde şekillendirdi. Tarihe mal olmuş “Kızıl Sultan” veya “Ulu Hakan” gibi yakıştırmaların ötesinde, Abdülhamid’in devlet idaresindeki başarısını ve ileri görüşlülüğünü anlamak, aslında tarihin bu dönemini ve sonrasını da daha sağlıklı yorumlamak demektir.
Abdülhamid’i anlamak her şeyi anlamaktır sözü, Osmanlı’nın modernleşme süreci ile bugünkü Türkiye’nin siyasi, sosyal ve kültürel kodlarını doğru okumak açısından ufuk açıcı bir rehber niteliğindedir. Zira II. Abdülhamid Han, geride bıraktığı eserleri ve fikirleriyle, “devletin bekası” ve “milletin selameti” kavramlarının nasıl iç içe geçtiğini en çarpıcı örnekleriyle göstermiştir. Böyle bir hükümdarı hakkıyla tanımak, hem tarih şuuru kazanmak hem de bugünü inşa eden dinamikleri daha derinden kavramak için atılmış önemli bir adımdır.